KATILIMCI ONAY SİSTEMLERİ
Katılımcı Garanti Sistemleri, Katılımcı Sertifikasyon Sistemleri (KOS), kriterleri topluluk üyeleri tarafından belirlenen, daha çok yerele odaklanan bir kalite garanti sistemidir.
KOS’da üreticiler, tarafların aktif katılımıyla belirlenen kriter ve yöntemle seçilir ve topluluk üyeleri tarafından sertifikalandırılır. Bu sistem, güven, sosyal ağlar ve bilgi / deneyim takası esasına dayanır.
Katılımcı Onay Sistemlerine alternatif olarak, özellikle yerel pazarlar ve kısa tedarik zincirleri için çok uygundur. Bu sistemler üreticiler, tüketiciler ve diğer tarafların sürece doğrudan katılımını sağlar.
Bu süreç aşağıdaki bileşenlerden oluşur:
– Ürünlerin standartlarının tanımlanması ve seçimi
– Değerlendirme süreçlerinin ve yöntemlerinin geliştirilip uygulanması
– Çiftçilerin ekolojik sertifikası olmasa da, ekolojik standartlara uygun üretim yapan üreticiler olarak tanımlanabilmesi için verilerin gözden geçirilmesi ve karar süreçleri
KOS hakkında daha fazla bilgi edinmek için Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Konfederasyonu IFOAM’ın ilgili sayfasını inceleyebilirsiniz:
https://www.ifoam.bio/our-work/how/standards-certification/participatory-guarantee-systems
ÇAYEK: Örnekler Oluşturmak ve Dersler Çıkarmak…
Yazı: Ahmet Berkay Atik
Bir varmış, bir yokmuş… Temiz gıda arayışındakilerin artık aşina olduğu “gıda topluluğu” kavramının henüz dillerde olmadığı günlerde, güzeller güzeli Çanakkale’nin gerçek gıda ve muhabbetle beslenen bir topluluğu varmış. Doğruları örnek, yanlışları ders olsun diyerek hikâyesini anlatalım istedik.
Hikâye Kazdağları’nda başlıyor. Bin pınarlı bu dağların bereketli topraklarında tarımla geçinen kırsal nüfusun, vahşi madencilik tehdidiyle dönem dönem karşı karşıya kalması sanki bu coğrafyanın kaderi. Yine bir altın madeni projesinin gündemde olduğu 2012 yılında çiftçi Mustafa Alper Ülgen ve Buğday Derneği’nden Güneşin Aydemir, Çanakkale kentlisinin Kazdağları kırsalında olan bitenden haberdar olması için sohbet buluşmalarına başlıyor. Bu sohbetlerde, bir yandan Kazdağları’nın toprağının, havasının, suyunun neden ve nasıl tehlikede olduğu konuşuluyor; bir yandan da bu topraklarda yetişen ürünlerin sofraya uzanan yolculuğu anlatılıyor. Tamamen gönüllü çabalarla düzenlenen bu buluşmalara katılanlar kısa süre sonra Çanakkale kentlisiyle köylüsü arasında köprü olacak “gerçek gıda” odaklı bir oluşumun kaçınılmaz olduğunu benimsiyorlar. İşte tüketici ve üreticilerin yan yana gelerek öğrenen bir topluluk olmaya niyet ettiği Çanakkale Ekolojik Yaşam İnisiyatifi, kısaca ÇAYEK’in tohumları böyle atılıyor…
İki haftada bir yapılan buluşmalara her seferinde yeni yüzler eklenirken, buluşmalara katılıp yetiştirdiği ürünlerin hikâyesini anlatan üreticiler de çoğalıyor. Katılımcı bir şekilde ilkelerini ve amaçlarını belirleyen ÇAYEK bir süre kendi yağıyla kavruluyor. Alternatif gıda dağıtım ağları konusunda Türkiye’deki teorik ve pratik eksikliği, dopdolu bir projeyle gidermek isteyen Buğday Derneği, “Doğal ve Yerel Ürüne Aracısız ve Güvenli Ulaşım” adını verdiği projeye UNDP GEF SGP desteği alıyor ve ÇAYEK’i bir pilot uygulama olarak projeye dahil ediyor.
İşte bu gelişmeyle beraber ÇAYEK vitesi yükseltiyor: Kadınlar için ekolojik yaşam eğitimi, üreticilerin ilkelere uyumlu olup olmadığına dair soru işaretlerini giderebilmek için kilometrelerce yol kat ederek yapılan üretici ziyaretleri, bu ziyaretlerde ihtiyaç duyulan teknik donanımı türeticilere kazandırmak için üretici kontrol eğitimi, gruptaki ürünlerin tanıtıldığı, üretici ziyaret raporlarının paylaşıldığı web sitesi gibi birçok iş proje fonuyla destekleniyor. Bunların yanı sıra paneller, geziler, çocuk ve takas etkinlikleri, şenliklerde tanıtım ve satış stantlarıyla ÇAYEK kısa sürede 22 doğa dostu üretici ve giderek artan bilinçli tüketici veya “türeticileri” ile Çanakkale ve Türkiye’de tanınmaya başlıyor.
Bütün bunları tüzel kişiliği olmaksızın, bir gönüllü hareketi olarak sürdürüyor. Buğday Derneği’nin teorik ve finansal desteğiyle, üretici denetimlerinin türeticiler tarafından yapıldığı, gayriresmi de olsa üreticilerin sertifikalandırıldığı, organik tarım sertifikasyon sistemine alternatif, aracısız erişim ilkesi üzerine inşa edilen bir Katılımcı Onay Sistemi denemesine dönüşüyor bir sohbet grubu olarak doğan ÇAYEK. Hatta Çanakkale Belediyesi’nin desteğiyle Aynalı Çarşı’da bir teşhir dükkanına bile sahip oluyor. Sağlıklı gıda peşindeki bilinçli tüketicilerin üreticiyle hiç olmadığı kadar yakınlaştığı, muhabbetin eksik olmadığı, arkasına STK ve belediye desteğini de almış bir oluşum. Bir gıda topluluğu başka ne ister?
Hikâyeyi buraya kadar okuyanlar kendi gıda topluluklarında uygulayabilecekleri iyi örneklere dair ipuçlarını almışlardır. Ama “ÇAYEK bugün neden devam etmiyor” sorusunun cevabı hikâyenin bundan sonraki kısmında saklı. Hem ÇAYEK gönüllülerinin, hem Buğday Derneği’nin, hem de benzer konularda çaba gösteren herkesin ders çıkarabileceği hataları anlatalım biraz da.
ÇAYEK’in belki de en büyük zaafı, gönüllüleri arasında net bir sorumluluk paylaşımı olmamasıydı. Öyle ki, hemen hemen her şeyi çekip çeviren, emeğini, vaktini bu işe adamış, aktif bir iki gönüllünün omzuna yığılmıştı yükün çoğu. Onlar da kendi hayatlarındaki gelişmeler doğrultusunda muhtelif sebeplerle topluluktan uzaklaşmak zorunda kalınca adeta sulanmayan bir çiçek gibi kurumaya başladı ÇAYEK. Bir iki kişinin yoğun çabasına dayanmak yerine adil bir sorumluluk dağılımı yaparak yükü paylaşmak kesinlikle daha sürdürülebilir bir yaklaşım olurdu.
“Doğal ve Yerel Ürüne Aracısız ve Güvenli Ulaşım Projesi” tamamlanınca Buğday Derneği’nin ÇAYEK’e yönelik teorik, pratik ve maddi desteği de son buldu. Yaklaşık iki yıl boyunca ÇAYEK’in her toplantısına katılım gösteren, sorunlara çözüm üreten, danışmanlık veren, tanıtım malzemelerinden üretici ziyaretlerinin ulaşım masraflarına kadar maddi yükün çoğunu karşılayan Buğday denklemden çıkınca dengeler sarsıldı. Oysa ÇAYEK’in proje sonrasında sürdürülebilirliğini Buğday desteği olmadan nasıl sağlayacağı önceden planlanmış olsaydı durum farklı olabilirdi.
Kent merkezindeki üretici-tüketici buluşmalarında muhabbetin bol ama alışverişin düşük kalması, halihazırda organik sertifikası bulunan üreticilerin ÇAYEK’in temelini oluşturan Katılımcı Onay Sistemi’ni tam olarak benimseyememesi ve ticari açıdan daha büyük beklentiler içinde olması grupta bazı ayrışmalar getirdi. Hayaller ortak sanılıyordu ama değilmiş; demek ki sanmak, varsaymak yerine baştan olabildiğince açık konuşmak lazım.
ÇAYEK yavaş yavaş ömrünü tamamlarken hiç hesapta olmayan başka oluşumlara vesile oldu. Organik tarım sertifikasyonunu tercih eden ve gruptan ayrılan organik sertifikalı üreticiler bir dernek kurdular. ÇAYEK devam ederken başlayan Masal Buluşmaları’na gönül verenlerse Çanakkale’nin sınırlarını aştı, “tohum ekilmezse, masal anlatılmazsa ölür” diyerek masalları yaşatmaya devam ediyorlar. Peki o günlerde gerçek gıdayı arayan diğer Çanakkaleliler ne yapıyor? Bir kısmı Whatsapp’ta buluşan üretici-tüketici gruplarıyla, bir kısmı da bölgede çoğalan türlü alternatiflerle yerel, doğa dostu ürünlere ulaşabiliyorlar.
“Doğal ve Yerel Ürüne Aracısız ve Güvenli Ulaşım Projesi” kapsamında hayata geçen www.gidatopluluklari.org sitesinin Türkiye’deki toplulukları listeleyen sayfası bir zamanlar kısacıkken bugün geldiğimiz noktada yeni türeyen gıda topluluklarını takip etmekte zorlanıyoruz. Bu çok sevindirici. Umarız bu hareket büyümeye devam eder, ÇAYEK’in derslerle dolu hikayesi de bu toplulukların gücüne güç katar.